THP-1 Kökenli M2 Makrofaj/HUVEC Ko-Kültür Modelinde Yeni Geliştirilen Aprepitant Yüklü İlaç Taşıyıcı Sistemlerin Anti-anjiyojenik Etkilerinin Araştırılması


Öztürk A. A., Kaya Tilki E. (Yürütücü), Dikmen M., Engür Öztürk S.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2021 - 2023

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Şubat 2021
  • Bitiş Tarihi: Kasım 2023

Proje Özeti

Kanser çeşitli genetik ve epigenetik bozukluklara bağlı heterojen ve kompleks bir hastalık grubunu kapsar ve endüstrileşmiş dünyada kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada gelen ölüm nedenidir. Modern tıpta anti-kanser ilac? kullanımı tedavide önemli yer tutmaktadır. Gu?nu?mu?zde yapılan ilac? tedavisinde hasta günde birkaç defa ve yüksek dozda ilaca maruz kalmaktadır. Yüksek doz beraberinde ciddi yan etkileri doğurmaktadır. Harcanan tüm bu çabalara ve yapılan finansal yatırımlara rağmen elde edilen anti-kanser tedavi sonuçları arzu edilen düzeyde görünmemektedir. Kanser hücrelerinin yüksek çoğalma oranını desteklemek için, tümörlerin hızla yeni bir vasküler ağ geliştirmesi gerekir ve anjiyojenez adı verilen bu süreç önceden var olan damarlardan yeni kan damarlarının oluşumu olarak tanımlanır. Tümör hücreleri, düzensiz, olgunlaşmamış ve geçirgen kan damarları ile karakterize edilen anormal bir vasküler ağın oluşmasına katkıda bulunan yüksek seviyelerde pro-anjiyojenik faktörler salgılarlar ve bu da kötü perfüze tümörlere neden olur. Bozulmuş tümör perfüzyonunun yarattığı hipoksik mikroçevre, daha invazif ve agresif tümör hücrelerinin seçimini teşvik edebilir ve ayrıca immün hücrelerin tümör öldürme eylemini engelleyebilir. Bu nedenle, esas olarak vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) sinyalizasyonunun bloke edilmesi yoluyla, vasküler beslenmeyi bozan ve besin ve oksijenin tümörü aç bırakan anti-anjiyojenez etkili farmakolojik ajanların geliştirilmesi kanser tedavisinde önem taşımaktadır. Polimer bazlı ilaç taşıyıcı sistemlerle yapılan araştırmalarda, yüksek anti-kanser aktivite gösterdikleri ve saf etken maddelere göre daha etkili oldukları yönünde pek çok bulgu daha önce bildirilmiştir. Bu sebeple, bu proje kapsamında klinikte kullanımı Food and Drug Administration (FDA) tarafından emetojenik kanser kemoterapisinde görülen bulantı ve kusmaların önlenmesi amacıyla onaylanan ve nörokinin-1 (NK-1) reseptör antogonisti olan aprepitant yüklü PLGA ve Eudragit RS 100 bazlı nanopartiküller hazırlanacak ve karakterize edilecektir. Karakterizasyon sonrasında öncelikle HUVEC hücre hattında sitotoksisite çalışması yapılacak ve gerçek zamanlı hücre analiz sistemiyle anti-proliferatif etkiler araştırılacak ve yarı-maksimum inhibisyon konsantrasyonu (IC50) belirlenecektir. Sonrasında yeni geliştirilen aprepitant yüklü ilaç taşıyıcı sistemlerin anti-anjiyojenik etkileri gerçek zamanlı hücre analiz cihazında migrasyon ve invazyon deneyleriyle aydınlatılacaktır. Migrasyon deneyi aynı zamanda immünofloresans görüntüleme yöntemiyle morfolojik olarak da gösterilecektir. Etkili konsantrasyonların anti-anjiyojenik etkileri, M2 makrofaja farklılaştırılmış insan monosit THP-1 hücreleri ve insan umbilikal ven damar endotel HUVEC hücreleriyle oluşturulan ko-kültür modelinde de gerçek zamanlı olarak araştırılacak ve elde edilen mRNA örneklerinde anjiyojenez ilişkili vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) gen ekspresyon düzeyleri gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ile araştırılacaktır. Bu çalışma ile hem anti-emetik hem de anti-kanser etkilere sahip olduğu gösterilmiş olan aprepitantın yeni formülasyonu ile daha düşük dozda daha yüksek etki elde edilmesi amaçlanmaktadır. Sonuçlarımızın gelecekte kanser kemoterapisine katkı sağlayacağı inancındayız.