AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDEKİ SİYASAL KATILIM VE YÖNETİŞİM PLATFORMLARI UYGULAMALARININ İNCELENMESİ VE ESKİŞEHİR UYGULAMASININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ


Akdemir E. (Yürütücü)

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2019 - 2020

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Aralık 2019
  • Bitiş Tarihi: Ekim 2020

Proje Özeti

Belirli bir ülke ve toplum içerisinde yaşayan insanların hepsinin aynı şekilde düşünmelerini, aynı yaşam pratiklerini gerçekleştirmelerini, aynı çıkarlar peşinde koşmalarını ve aynı tercihlerde bulunmalarını beklemek mümkün değildir.  Bu itibarla bir toplumun bütün üyelerinin fikir birliği içerisinde olmasını beklemek de mümkün değildir. Kabul etmek gerekir ki, bir toplum içerisindeki bireylerin beklentileri ve çıkarları birbirinden farklıklar arz etmektedir. Bu da çoğulcu siyasal sistemler bakımdan olağan bir durumdur. Beklenmeyen durum ise; bir fikir, tercih ve yaşam pratiğine sahibi olan birisinin başka bir fikir, tercih ve yaşam pratiği olan birisini kabul etmeme, dışlama, yok sayma ve hatta ortadan kaldırma arzusu ya da eylemidir. Öte yandan söz konusu bu farklılıkların toplumda illa gerilim yaratacağını beklemek de toplum içerisinde yaşayan bireylerin can, fikir ve tercih güvenliğini ciddi tehditler altında bırakabilecektir. Bunun önüne geçilebilmesinin en temel yolu ise farklılıkların bir tehdit değil herkesin kendi tercihi olarak kabul edilmesinden, kendi fikir, tercih ve yaşam pratikleri ne kadar değerli ise başka fikir, tercih ve yaşam pratiklerinin de aynı ölçüde değerli olduğunu kabul etmekten geçmektedir. Bunu başarabilmenin en kolay ve geçerli yolu ise ‘başka’, ‘öteki’ya da ‘diğer’ olarak adlandırılan kesim, birey ve toplumsal gruplarla iletişim ve etkileşimin kurulması ve tarafların birbirlerini dinleyebilmesi ve hazmedebilmesidir. Bu iletişim ve etkileşim sayesinde taraflar önyargılarından arınmaya ve karşısındaki anlamaya doğrudan erişebileceklerdir. Böylece de toplum içerisindeki bireyler kendilerini dar ve kapalı alanlara itilmekten kurtararak kendilerine çizilmiş yapay siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel sınırlardan kurtularak birlikte yaşamayı sağlayacak ortak paydaları keşfetmeye başlayacaklardır. Bu keşif de topluma toplumsal huzuru, barışı ve uzlaşıyı getirecektir. Söz konusu ortak paydaların keşif yolu da toplumun tamamını ilgilendiren ortak ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara ilişkin hem katılım ve yönetişim ilkelerinin bir arada olduğu çözüm platformlarının ortaya çıkışına hem de bu platformlar aracılığıyla söz konusu sorunlara çözümlerin üretilmesine katkı sağlayacaktır. 


Bu itibarla siyasal katılım ve yönetişim platformları, bireylerin günlük siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel taleplerini, diğer siyasal aktörlerle, önyargısız, partizancılık anlayışından ve propagandadan uzak ve farklı düşüncelere saygı temelinde paylaştıkları gayri resmi ortamlardır. Bu özgür ortamda bireyler düşüncelerini ifade edebilme konusunda daha cesur davranabilmektedirler. Öte yandan, günümüzde fikir alışverişleri genellikle sosyal medyada, yazılı mesajlarda ve e-postalarda gerçekleşmektedir ve bu durum hem yüz yüze konuşabilme sanatını köreltmekte hem de insanların ve toplumsal grupların birbirinden uzak yerlerden birbirlerine karşı nefret dolu söylemlere daha çabuk ve kolay şekilde başvurabilmelerine neden olmaktadır. Aslında yüz yüzeyken dile getirilmekten kaçınılabilecek sert ve nefret dolu söylemler sosyal medyada, yazılı mesajlarda ve e-postalarda çok rahat bir şekilde kendimizi ifade etmemizin bir yolu olarak kullanılabilmektedir. Sosyal medya, yazılı mesajlar ve e-postalar üzerinden oldukça sert ve nefret söylemleri ise karşı tarafta daha büyük bir tepkiye, onun bu tepkiyle verdiği ve yine çekinmeden rahatça yazabildiği daha ağır ve sert söylemlerde bu sefer öbür tarafta daha da büyük bir kine ve nefrete dönüşmektedir. Bu durum toplumsal ve bireysel ilişkilerin kısır ve dışa kapalı, nefret ve ötekileştirme temelli bir yapıya bürünmesine yol açmaktadır. Bu bakımdan katılım ve yönetişim platformları söz konusu ötekileştirme ve nefret dolu söylemlerin insanların yüz yüze iletişim kurarak konuşmalarıyla en aza indirgenebileceği bir mekanizmadır. 


Bu çerçevede bu projenin hayata geçmesiyle toplumda siyasal katılımın ve sosyal duyarlılığın arttırılması, toplumda hoşgörüyü hakim kılarak sosyal-siyasal her türlü farklılığın zenginlik olarak benimsenmesi, bireysel veya toplumsal sorunların muhataplarına doğrudan iletilebilmesi, farklı düşüncelere karşı var olabilecek önyargıların ortadan kaldırılması ve en önemlisi, ulusal ve uluslararası demokratik yönetişim ilkelerinin hakim kılınması amaçlanmaktadır. Bu yolla da toplumun tamamını ilgilendiren ortak ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara çözümlerin üretilmesine katkı sağlanabilecektir.  Bu çerçevede proje Avrupa Birliği ülkelerindeki katılım ve yönetişim platformlarını teoride inceleyerek, uygulamada katılım göstererek ve yukarıda dile getirilen hedefleri de gözeterek Eskişehir’de de bir siyasal katılım ve yönetişim platformu oluşturmayı amaçlamaktadır. “Eskişehir Tartışma ve Uzlaşı Günleri” kapsamında düzenlenecek etkinliklerde amaç Eskişehir’den ve ulusal düzeyden tüm sivil ve resmi katılımcıları propaganda ve partizanlıktan tamamen uzak bir biçimde gerek Eskişehir’e gerekse de ülkemize dair ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlardaki sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılabildiği ve söz konusu alanlardaki iyi yönlerin de daha ileriye nasıl taşınabileceğine için yeni fikirlerin ve tecrübelerin paylaşılabildiği ve böylece  de toplumda tartışma, uzlaşma, dinleme, anlayış gösterme ve bilim kültürünün yaygınlaşmasına katkı sağlamaktır. Düzenlenecek olan katılım ve yönetişim temalı etkinlikler sayesinde toplumun her kesiminde katılım ve yönetişim farkındalığı yaratılması ve gelecek nesillerin katılım ve yönetişim alanlarında daha fazla rol almasının sağlanması amaçlanmaktadır.


Bu kapsamda, 2018 yılı itibariyle 50. yılını kutlayan Almedalen Haftası etkinliği de yukarıda açıklanan toplumsal bir etkinliği ve geniş tabanlı katılım ve yönetişim platformunu temsil etmektedir. Söz konusu etkinlik her yılın 27. haftasında İsveç’in Visby kentinde bulunan Gotland Adası’ndaki Almedalen Parkı’nda düzenlenen ve herkese açık olan dünyanın en büyük demokratik platformlarından birisidir. Etkinlik Gotland’daki sivil ve resmi yerel siyasal aktörler tarafından organize edilmektedir. Bu itibarla da etkinlik yerel ve ulusal siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel sorunların ve de çözüm önerilerinin tüm taraflarca rahatça tartışılabildiği geniş tabanlı katılım ve yönetişim olanağı ve ortamı sunmaktadır. Bu ortam ve olanak ise tüm yerel ve ulusal siyasal aktörlerin toplumsal hayatın tesis edilmesi, geliştirilmesi ve korunması için bir paydada buluşulabilmesini sağlamaktadır. Bu itibarla bu özelliklerinden dolayı süreç içerisinde Almedalen Haftası dünya kamuoyunda oldukça yoğun bir ilgi uyandırmıştır. Bu organizasyon 8 siyasi partisi bulunan İsveç’te her bir siyasi partiye atfen her yıl 8 gün sürmektedir.


Bu geniş tabanlı şeffaf ve halka açık olan siyasi platforma en düşük profilden en yüksek profile yerel ve ulusal tüm siyasal aktörler iştirak etmektedir. Bu kapsamda siyasi parti temsilcileri, işveren ve işçi sendikaları, medya ve sivil toplum temsilcileri gibi ülkedeki tüm siyasal aktörler söz konusu etkinliğe gönüllü olarak katılım göstermektedirler. Bu geniş tabanlı katılım ve yönetişim platformunda ise süreç şu şekilde işlemektedir:


Organizasyonun %84 lük diliminde çeşitli uzmanlık alanlarında siyasi parti temsilcilerince seminerler düzenlenmektedir. Bu seminerler esnasında katılımcılar uzmanlara ve siyasi parti temsilcilerine soru sorma fırsatı elde etmektedirler.


Geri kalan %16’lık kısım da iki şekilde gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilki siyasi parti temsilcilerinin de yer aldığı bütün katılımcılar arasında çeşitli konu başlıkları üzerinde gerçekleştirilen en fazla 30 dakikalık mülakat ve diyaloglardır. Bu mülakat ve diyalogların içeriği ise platform tarafından belirlenen konulardan oluşmaktadır. Örneğin 2017 yılında sağlık sistemi, inşaat sektörü, sürdürülebilir enerji, çocuklar ve gençler, dijitalleşme gibi konular Almedalen Haftası’nda ele alınmıştır. İkinci bölümde ise yine platform tarafından belirlenen konularda katılımcılar arasında gerçekleştirilen serbest münazaralardır. Toplumsal sorunların tartışılmasının yanı sıra, Almedalen Haftası’nda çeşitli kültürel faaliyetler de düzenlenerek organizasyon daha renkli hale getirilmektedir. Örneğin organizasyon boyunca çeşitli konserler ve fuarlar düzenlenmektedir.


İsveç’te 50. yılını geride bırakan bu uygulama hemen hemen bütün kuzey Avrupa ülkelerine de ilham kaynağı olmuş ve benzeri demokratik platformlar farklı isimler altında hayata geçirilmiştir. Örneğin Finlandiya’nın Helsinki kentinde gerçekleştirilen organizasyon SuomiAreena diye adlandırılmaktadır. Etkinlik prodüksiyon şirketi olan Mediahub Helsinki ve Pori Belediyesi tarafından organize edilmektedir. Organizasyon Avrupa’nın en eski caz festivali olan Pori Caz Festivali ile eş zamanlı olarak düzenlenmektedir. Bu durum SuomiAreena’ya olan katılımı yükseltmektedir. SuomiAreena’nın başlıca organizatörleri ise sivil ve resmi (bakanlıklar, belediye ve hükümet temsilcileri) siyasal aktörlerdir. SuomiAreena’da başlıca tartışma konuları siyaset, toplum, kültür ve spordur. Finlandiyalı tüm siyasal aktörlerin katılımının yanı sıra SuomiAreena çok sayıda uluslararası katılımcıya da ev sahipliği yapmaktadır. Göze çarpan en önemli uluslararası davetliler ise eski Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ve eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon olmuştur.


Bu uygulama Litvanya’da Diskusiju Festivalis ”Būtent!” (Tartışma Festivali), İzlanda’da Fundur Folkis (Halk Buluşması), Letonya’da Sarunu Festivāls -Lampa (Konuşma, Müzakere Festivali), Danimarka’da Folkemodet (Halk Buluşması), Estonya’da Arvamusfestival (Fikir Festivali), Norveç’te Arendalsüka (Arendal Haftası) olarak anılmaktadır. 


Bu minvalde Almedalen vb. siyasal katılım ve yönetişim platformları, bireylerin günlük siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel taleplerini diğer siyasal aktörlerle, önyargısız, partizancılık anlayışından uzak ve farklı düşüncelere saygı temelinde paylaştıkları informal ortamlardır. Bu özgür ortamda bireyler düşüncelerini ifade edebilme konusunda daha cesur davranabilmektedirler. Bu çerçevede bu projenin hayata geçmesiyle toplumda siyasal katılımın ve sosyal duyarlılığın arttırılması, toplumda hoşgörüyü hakim kılarak sosyal-siyasal her türlü farklılığın zenginlik olarak benimsenmesi, bireysel veya toplumsal sorunların muhataplarına doğrudan iletilebilmesi, farklı düşüncelere karşı var olabilecek önyargıların ortadan kaldırılması ve en önemlisi, ulusal ve uluslararası demokratik yönetişim ilkelerinin hakim kılınması amaçlanmaktadır. Bu yolla da toplumun tamamını ilgilendiren ortak ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara çözümlerin üretilmesine katkı sağlanabilecektir.  Bu çerçevede proje Eskişehir’de az evvel dile getirilen hedefleri gözeterek bir siyasal katılım ve yönetişim platformu oluşturmayı amaçlamaktadır.

Etik kurul başvurusunda bulunulmuştur.