Öztürk A. A. (Yürütücü), Kıyan H. T., Kömür M.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2023 - 2024
Alzheimer hastalığı (ALZ), demansın %75-80'ini oluşturan kronik çok faktörlü bir nörodejeneratif hastalıktır. İlk saptanabilir bozukluk, klinik bulgular başlamadan yıllar önce beyindeki hücre dışı plaklarda 42 amino asit uzunluğundaki Aβ proteininin birikmesidir. ALZ, kesin tedavisi olmayan yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Nörodejenerasyon nihayetinde sinaptik bozulma ve artan tau fosforilasyon ve sekresyonu eşliğinde Aβ agregasyonu ile ilişkili AD klinik sendromuna yol açar. AD klinik durumu, hastalık ilerledikçe kötüleşen nörolojik semptomlarla tanımlanır. Bu, ALZ için en yaygın patofizyolojik açıklamadır. Patofizyolojik açıklaması ve tam nedeni henüz belirlenememiş bir hastalık olan ALZ için farklı bir görüş ise ALZ hastalığına patolojik anjiyogenez aracılık ettiğidir. ALZ hastalığında beyinde neovaskülarizasyon, bozulmuş serebral perfüzyona (olisemi) ve vasküler yaralanmaya (iltihaplanma) yanıt olarak ortaya çıkmaktadır. Bu işlem için morfolojik ve biyokimyasal kanıtlar arasında bölgesel olarak artmış kılcal yoğunluk, vasküler döngü oluşumu, glomerüloid vasküler yapı oluşumu ve anjiyojenik faktörlerin ekspresyonu bulunmaktadır. Alzheimer hastalığında beyin endotelinin anjiyojenik aktivasyonunun β-amiloid plağının birikmesine ve kortikal nörotoksik bir peptitin salgılanmasına yol açtığı söylenmektedir. Nanoteknolojinin medikal/tıp ve farmasötik/eczacılık alanlarına girmesiylede nanomedicine, nanotıp ve nanofarmasötik kavramları hayatımıza girmiştir. Nanoteknoloji yapıların kendilerine özgü özelliklerinden yararlanmak üzere geliştirilen nanofarmasötikler teşhis, tedavi ve teranöstik uygulamalarda oldukça yararlı sonuçlar vermektedir. Literatür incelendiğinde özellikle teşhis ve tedavi etkinliğinin artmasında; düşük doz etkin madde kullanarak yan etkilerin azalmasında nanofarmasötiklerin yarınımız için umut verici olduğunu göstermektedir. Nanofarmasötik olarak kullanılan nanopartikül formülasyonlarının geleneksel ilaç taşıyıcı sistemlere göre üstünlükleri klinik ve literatür açısından oldukça açıktır. Bu projede non-kompetitif, reversibl ve selektif asetil kolin esteraz inhibitörü olan donepezil hidroklorür yüklü yeni Poli Laktik-ko-Glikolik Asit (PLGA) (Resomer RG 502 H) bazlı ilaç taşıyıcı sistemlerin geliştirilicek, kapsamlı in vitro karakterizasyon deneyleri ile nanofarmasötik yapının aydınlatılması ardından, anti-alzheimer etkinliklerinin ve son olarak hazırlanan nanofarmasötiklerin ALZ’de rol oynayan anjiyogenez üzerindeki mekanizmasının belirlenmesi amaçlanmaktadır.