Türkiye’de Gayrimenkullere İlişkin Mali Yükümlülüklerin Mükellefler Tarafından Bilinirliği


Hacıköylü C. (Yürütücü), Karal Önder Z.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2022 - 2023

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Ekim 2022
  • Bitiş Tarihi: Ekim 2023

Proje Özeti

Bu çalışmada Türkiye’de önemli bir yatırımı aracı olan gayrimenkuller ile ilişkili mali yükümlülüklerin mükellefler tarafından bilinirliği incelenecektir. Gayrimenkul kavramı hukuki ve mali boyutlarıyla toplumda oldukça geniş bir kesimi ilgilendirmektedir. Gayrimenkuller ile ister alım – satım ister ise kira geliri elde etme aşamasında olsun herhangi bir şekilde ilgili olanların karşılaştığı başta vergi olmak üzere bir takım mali yükümlülüklerin bulunması ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda yaptırım uygulanması konunun önemi daha da artırmaktadır. Gayrimenkulün herhangi bir şekilde dahil olduğu iktisadi ve hukuki tüm ilişkilerde mali yükümlülükler ortaya çıkabilmektedir. Gayrimenkullere ilişkin birçok mali düzenleme bulunmakla birlikte bu düzenlemelerin farklı yasalarda dağınık bir şekilde yer aldığı karmaşık bir yapıya sahip olduğu da söylenebilir. Bununla birlikte gayrimenkullerin alım – satım ve kiralama başta olmak üzere kullanım, inşa vb iş ve işlemlerinde de ortaya mali yükümlülükler çıkabilmektedir. Bu mali yükümlülüklerden bazıları kira gelirinde olduğu gibi elde edilen gelire ilişkin bazılarında ise gayrimenkullerdeki değer artışları sonucu oluşan rantların kamuya aktarımı ile ilişkili olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın temel amaçlarından biri her iki durumda da ortaya çıkan bu mali yükümlülüklerin vergi mükellefleri tarafından bilinirliğini ortaya koyarak, mükelleflerin mali yükümlülüklerini yerine getirmedekileri takdirde karşılaşabilecekleri yaptırımların ve ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların engellenmesidir. Türkiye’de gerek kullanım amaçlı gerekse yatırım amaçlı sahip olunan gayrimenkullerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi konusunda vergi mükelleflerinin mali yükümlülükler ile ilgili bilgi düzeylerinin artırılması hem mükellef açısından karşılaşabileceği yaptırımları engelleyebilecek hem de idare açısından mükellef ile uyuşmazlık yaşamadan gelir elde etmesini sağlayacaktır. 

Yukarıda da ifade edildiği üzere gayrimenkullere ilişkin mali yükümlülükler temelde iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri kullanım (emlak vergisi) ya da kullandırma (gayrimenkul sermaye iradı) aşamasındaki mali yükümlülükler diğeri ise özellikle yatırım amacıyla alınan gayrimenkullerden elde edilen değer artışları sonucu oluşan rantlara (kazançlara) ilişkin (değer artış kazancı) mali yükümlülüklerdir. Gayrimenkullerin kullanımı sırasında ortaya çıkan mali yükümlülükler gayrimenkulün satın alınması sırasında ortaya çıkan tapu harcı ve ticari faaliyet kapsamında katma değer vergisidir. Gayrimenkule sahip olunduktan sonra ortaya çıkan mali yükümlülükler ise belediyelerce tahsil edilen emlak vergisi ile gayrimenkulün gerçek kişiler tarafından kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelirin vergilendirilmesindeki ortaya çıkabilen ve merkezi yönetim tarafından tahsil edilen gayrimenkul sermaye iradı ve tüzel kişilerde ticari kazanç kapsamında kiralamalardaki kurum kazancıdır. Mali yükümlülüklerin ortaya çıktığı gayrimenkullere ilişkin diğer bir alan olan rantlar, gayrimenkullerin değerlerinin çeşitli nedenlerle ani ve hızlı olarak artması sonucu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla gayrimenkullerdeki değer artışlarının vergilendirilmesi ve bu suretle bunlardan elde edilen rantların bir kısmının kamuya aktarılması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Hızlı nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkan konut ve işyeri talebi, bina, arsa ve arazi gereksinimini artırmakta; bunun sonucunda güvenlik, eğitim, sağlık, toplu taşıma ve benzeri kamusal nitelikli mal ve hizmet talebini yükseltmekte, bu da doğal olarak gerek merkezi idarenin gerekse yerel idarelerin kaynak ihtiyacını artırmaktadır. Dolayısıyla sunulan mal ve hizmet bedelinin harç ve katılım payları gibi yükümlülüklerin yanında vergi yoluyla da alınması artık bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu durumu ifade eden görüşlerden birisi özetle şöyledir: Kente yaşamak üzere gelen, halen yaşayan ve kentin sunduğu imkanlardan faydalanan insanların bunun bedelini ödemesi gerekir. Öte yandan gayrimenkuller; ülkemizde servet edinme veya edinilmiş servet değerinin korunması kullanılan araçlardan biri haline gelmiş olduğundan genellikle üst gelir gruplarının başvurduğu bir yatırım aracı olmaktadır. Dolayısıyla bu şekilde oluşan servetlerin vergilendirilmesi alt gelir gruplarında ortaya çıkabilecek hoşnutsuzluğu da hafifletecektir. 

Bu çalışmada halen yürürlükte bulunan mali mevzuatı çerçevesinde gerek kullanım amacıyla elde edilen gayrimenkullere ilişkin gerekse yatırım aracı olarak elde edilen gayrimenkullerden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine yönelik mali yükümlülükler üzerinde kısa ve öz açıklamalar yapılacak, bu düzenlemelerin vergi mükellefi gerçek kişiler tarafından bilinirliği analiz edilmeye çalışılacaktır. Bu kapsamda çalışmada saha çalışması ile birincil veriler toplanarak iki yöntem kullanılarak verilerin analizi gerçekleştirilecektir. İlk olarak birincil veriler ile GMSI bilinirliği indeksi hesaplanacaktır. İkinci olarak kesikli seçim modelleri (Probit ve/veya Logit) kullanılarak, Gayrimenkullere İlişkin toplanan vergilerin bilinirliğini etkileyen faktörler olasılık modeli ile tahmin edilecektir. Çalışma ayrıca konuya ilişkin çeşitli yayınlara kaynak veri seti oluşturarak yazında konuyla ilgili eksikliği de kapabilecektir. Bu araştırmanın sonuçları başta Hazine ve Maliye Bakanlığı ile belediyeler olmak üzere kamu kurumlarına sağlayacağı bulgular nedeni ile politika yapıcıları ilgilendirmektedir. Bununla birlikte araştırma sonucu elde edilen verilerin çeşitli yayınlarda kullanılması ile vergi mükelleflerinde bu konuya ilişkin bilgi düzeyini yükselteceğinden vergiye gönüllü uyumu da artırabilecektir. 

Son olarak konuyla ilgili bulgular talep edilmesi halinde kamu kurumları ve akademik camia ile paylaşılarak gelecekte yapılacak çalışmaların önünü de açacaktır. Yürütücü doktora tezinde ve daha önceki birkaç çalışmasında da benzer konuları farklı yönleriyle çalışmış olduğundan dolayı alanın eksikliğine hakimdir. Bu çalışma önceki çalışmalarda saptanan veri eksikliği nedeni ile hayata geçirilemeyen araştırmaların hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Projenin 9 ay sürmesi planlanmaktadır.