Türk müzik tarihi içerisinde kudümün rolü ve Türkiye'de güncel icra durumu incelemesi


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Anadolu Üniversitesi, GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SELİN KARANCI

Eş Danışman: ESRA BERKMAN

Danışman: Lılıan Marıa Tonella Tüzün

Özet:

Türkiye’de kudüm enstrümanı, günümüzde kentsel klasik Türk makam müziği ve dinî müziğin tekke müziği dalının, en büyük formu olarak bilinen Mevlevi Ayini formu icrasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Çalgı sınıflandırmasına göre kudüm, derili vurmalı çalgılar (membranophone) sınıfının alt kategorilerinden biri olan, kazan davul (kettledrum) ailesinin bir üyesidir. Türk kültür tarihi incelendiğinde, en erken tarihli örnek olarak, Abbasiler dönemine (750-1258) denk gelen Türk metinleri olan Dede Korkut hikayelerinden itibaren, Timur İmparatorluğu, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu ülkeleri ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan, günümüz Türkiye'sine dek izi sürülebilmektedir. Yapısal özellikleri bakımından, kudümle ortak özelliklere sahip olduğu bilinen çalgılara Hindistan, Acem ülkeleri, Azerbaycan, Arap coğrafyası gibi yakın ve uzak coğrafyalarda rastlanır.

Bu çalışmada kudümün güncel kullanım alanları olarak, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne ve TRT’ye bağlı dinî ve din-dışı klasik makam müziği icra topluluklarında görev alan kudüm icracılarının görüş ve yaklaşımları ele alınmıştır. Kudümün güncel icra pratiklerinin anlamlandırılması için bu kurumlarda devlet sanatçısı olarak kudümzen/ritim sanatçısı kadrosunda görev alan altı icracı/sanatçıya, yarı yapılandırılmış 26 adet sorunun yöneltilmesi yoluyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Buna ek olarak, nitel yöntemin bir ayağı olarak betimsel yöntem dahilinde, geçmişten günümüze kudüm çalgısının Türk medeniyetlerinde geçirdiği değişim dönüşümü irdelemek adına, kaynak tarama ve derleme yoluyla pek çok bilgi ortaya konulmuştur. Günümüzdeki durumunu anlamak için yapılan görüşme notlarının, bulgular olarak ortaya konulması ve geçmişten gelen bilgiler eliyle değerlendirilmesi suretiyle sonuçlar elde edilmiştir.