Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, vol.11, no.2, pp.171-198, 2024 (Peer-Reviewed Journal)
Son birkaç yıldır afetler karşısında etkili reflekslerin geliştirilmesi bağlamında dinin rolü ve işlevselliğine yönelik yapılan araştırmalarda bir artış görülmektedir. Bazı çalışmalar, afetler sırasında ve sonrasında dinlerin olumlu rolünü ve işlevselliğini vurgularken, diğerleri dinin afetler öncesi dönemde hazırlık açısından düşük risk algısına yol açabileceğine ve bu tür olaylar karşısında kaderci bir tutum yaratabileceğine işaret etmektedir. Araştırmacılar ayrıca dinin, afet esnasında ve sonrasında duygusal ve sosyal destek kaynağı, topluluk oluşturma aracı ve etkilenen nüfuslar için sosyal ve bireysel kimlik oluşturma veya var olan kimlikleri pekiştirme rolünü ihmal etme eğilimindedir. Oysa dini toplulukların ve din referanslı sivil toplum kuruluşlarının birçok afet durumlarında dış müdahalenin sınırlı olduğu durumlarda müdahale ve iyileştirme boşluklarını doldurabilmeleri, imkân dahilindedir. Dolayısıyla dini inançlar ve uygulamalar, diğer mekanizmalarla birlikte, afet riskini azaltma, afet yönetimi ve faaliyetlerine entegre edilmesi açısından ayrıca önemlidir. Özellikle afet esnasında ve sonrasında afetle başa çıkma açısından daha dirençli topluluklar oluşturulmasında dinin önemli işlevselliği vardır. Bu çalışma afetler sırasında, öncesinde ve sonrasında dinin hem inanç hem de uygulamalarının rolü ve işlevselliği üzerine teorik bir değerlendirmeyi esas almaktadır. Söz konusu değerlendirme afet riskinin azaltılmasında ve afet sonrası durumun iyileştirilmesinde dinlerin ve dini grupların rolüne ve işlevine ilişkin bir paradigma arayışına cevap verme çabası gütmektedir.