Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.11, sa.35, ss.797-821, 2023 (Hakemli Dergi)
19. Yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu, yaptığı ıslahatlar ve kanunlaştırma çalışmalarıyla
Osmanlı milletini oluşturan unsurlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırarak, modern bir vatandaş kimliği
ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Osmanlı aydınları tarafından “ittihad-ı anasır” olarak da adlandırılan bu
hareket, gayrimüslimlerin ülkeden kopuşunu engellemek için vazgeçilmez bir politika olarak görülmüştür.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra “ittihad-ı anasır” ideolojisi neredeyse herkesin dilinde yer etmiş bir
kavramdır. Ancak zamanla bu kavrama atfedilen anlamın aynı şekilde olmadığı anlaşılmadığı ortaya
çıkmaya başlamıştır. Özellikle Osmanlı Rumları tarafından bu ideoloji adeta bir “Türkleştirme çabası”
olarak görülmüştür. Bu bağlamda II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı hükümeti ile Osmanlı Rumlarının
karşı karşıya gelmesine neden olan gelişme ise Kilise ve Mektepler Kanunu olmuştur. Patrikhane bu
kanunun çıkarılmasının ve uygulanmasının karşısında yer almış, Rum basını da Patrikhanenin bu muhalif
tutumunu desteklemiştir. Rum mebuslar, bu kanun tasarısının tartışılması sırasında tasarıya karşı etkin bir
muhalefet sergilemişlerdir. Rum mebuslar bu tutumlarıyla Meclis-i Mebusan’daki en aktif grubu
oluşturmuş ve adeta siyasetin gündemini etkilemişlerdir. Kilise ve Mektepler Meselesi tartışmaları
başından sonuna uzun soluklu ve çok yönlü olarak ilerlemiş, muhalif tepkilerin önü alınamamıştır. Kanunun
kabulü üzerine Rum Patrikhanesi’nin milli bir meclis toplama girişimi konuyu daha girift bir hale getirmiş,
meseleyi uluslararası bir boyuta taşıma amacını da içermiştir. Osmanlı Rumlarının bu tutum ve politikası,
İttihatçılar tarafından “hükümet içinde hükümet olma” ve “Yunanlılaştırma politikasının bir devamı” olarak
nitelenmiştir. Bu makale de öncelikle Kilise ve Mektepler Meselesinin tarihsel gelişimi kısaca ele alınmış
ve II. Meşrutiyet’in ilanı ile bu meselenin çözüme kavuşması sırasında karşılaşılan sorunlar ana hatlarıyla
ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu noktadan hareketle özellikle Patrikhanenin milli bir meclis oluşturma
gayretleri ve ortaya koyduğu muhalif tutum, Türkçe ve Rumca basın takip edilerek incelenmiştir.