Music at the Museum


Creative Commons License

Aygün S., Basmacıoğlu H.

Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2018

  • Publication Type: Book / Research Book
  • Publication Date: 2018
  • Publisher: Anadolu Üniversitesi
  • City: Eskişehir
  • Anadolu University Affiliated: Yes

Abstract

Müzeler tarih, kültür, sanat ve bilim alanlarında top- lumların belleğini oluşturan, bilgi ve deneyimlerinin artmasını sağlayan, bireylerde estetik açıdan farkın- dalık yaratan kurumlardır. Çağdaş müzecilik çok yön- lü bir yaklaşım olup yeniliklere açık bir anlayışı ifade eder. Bu yaklaşımın bir gereği olarak müze ve izleyici arasındaki iletişimin güçlendirilmesi adına müzeler, sahip oldukları eserlerin ziyaretçilere ulaşmasında farklı yöntemler kullanarak müzeciliğe yeni bir bakış kazandırmaya başlamıştır.
Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde de bu anlayışla Nisan 2016’dan itibaren yeni bir etkinliğe başlandı: Müze’de Müzik. Kulağa hoş gelen bu slogan “Music at the Mu- seum” şeklinde birçok yabancı müzede de kendine yer bulmuş bir müzik etkinliği. Konuyla ilgili olarak internette araştırırken Grand Rapids Art Museum’un sloganını da oldukça çarpıcı bulduk: “Come for the music, stay for the art!”
Çağdaş Sanatlar Müzesi, Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Yerleşkesi merkezinde yer alan tek katlı, yüz yıllık bir yapıdır. Askeri amaçlarla inşa edilen, 1915- 1919 yılları arasındaki I. Ulusal Mimarlık Dönemi örneklerinden olan bina, Mimar Ulviye Kızılkaya de- netiminde üniversitemiz atölyeleri tarafından aslına uygun bir şekilde restore edilerek 2001 yılından iti- baren müze olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. 110 m2 büyüklüğünde üç salondan oluşan binanın dış duvarları pencere alt seviyesine kadar taş, üstü 60 cm kalınlığında dolu tuğladan inşa edilmiştir. Yüksek ahşap tavanı, zemini kaplayan pişmiş toprak karoları (terakota) ile müze, akustik olarak müzik için çok uy- gun bir ortam sağlamaktadır.
Müze ziyaretçilerini arttırmayı hedeflediğimiz kon- serlerde resmi bir havanın hâkim olmasını istemedik; aksine, daha samimi, rahat, informel diyebileceğimiz bir sanat ortamı oluşturmaya çalıştık. Ücretsiz olan
konserlerimizde kapalı kapılar, bilet kontrol, yer ve numara arama zahmeti yok, bunun yanında konser başladıktan sonra girme ve çıkma kolaylığı, “beğen- mezsem çıkarım, bir bakalım nedir” rahatlığı var.
Etkinlik her Çarşamba saat 13.00’te başlayıp, en çok 30 dakika sürerek 13.30’da sona erecek şekilde plan- landı. Öğle yemeği yenilip çaylar içildikten sonra, gü- nün ve haftanın tam ortasında resim, heykel ve mü- ziğin iç içe olduğu bu tarihi mekânda, sanat dolu bir atmosferde yarım saatlik bir soluklanma...
Başlangıçta hem öğrencilerimizin hem hocalarımızın konser yapabileceği bir mekân olarak düşündüğümüz müze, kısa sürede kendi doğasını yaratan bir işleyiş, düzen oluşturdu. 50’yi bulan konserlerimizle şimdi arkaya dönüp baktığımızda, biz mekânı değil, sanki mekân bizi yönetir, yönlendirir oldu. İstediği sesleri seçer, istediği soluğu davet eder, bizi misafir eder oldu; coşkusuyla, davetkârlığı ile dinginliği ile.
Her ne kadar hazırlayan, sunan kişiler olarak bilsek bile neler çalınacağını, hevesle, heyecanla bekler ol- duk konserlerimizi. Seyircisi ve atmosferi, resimleri ve sanatçıları ile her konser kendine özgü bir macera çünkü müzemizde. Bu birliktelikle etkinlik kendini yaratıyor her defasında.
Kâh Venedik kanallarında geziyoruz, kâh Brezilya sularında; sonra türkülerimiz çalınıyor kulağımıza. Müze çağırıyor bizi her defasında; caz dinginliğinden, rock çılgınlığına geçiyoruz. Ardından, ritim tutuyoruz çelloların coşkusuyla, çanlarımız çalıyor yeni yıla merhaba derken.
Solistlerimiz ve seyircilerimiz ortamın sanatsal doku- sundan ve akustiğinden son derece memnuniyet du- yuyorlar. Konserlerin yaşayan performanslar olması sebebiyle ortamın, sanatçının performans esnasında-
ki duygu aktarımının, akustiğin önemi daha da önem kazanıyor. Bu anlamda müzenin yapısı hem dinleyici hem de sanatçıları tatmin ediyor, adeta büyülüyor; böylece yorumlayandan dinleyiciye doğru pozitif bir aktarım gerçekleşiyor.
“Müze’de Müzik” etkinliğimizle amaçlarımıza ulaş- tığımızı gözlemliyoruz: Müzemizin bilinirliği arttı, ziyaretçilerimize binlercesi eklendi, farklı disiplinler- den pek çok müzisyenle tanışma ve onları dinleme, dinletme imkânı bulundu.
Bütün bu etkinlikleri Rektörlüğümüzün, Konserva- tuvarımızın destekleri olmadan gerçekleştirmemiz mümkün olamazdı. Bu vesileyle yöneticilerimize te- şekkürlerimizi sunmak isteriz.
Bize gönderilen bir mesajla bitirmek istiyoruz yazı- mızı: “Kampüsteki en anlamlı öğle tatili Müze’de geçen müzik ve sanat dolu dakikalar olabilir ancak.”