10. INTERNATIONAL EURASIAN EDUCATIONAL RESEARCH CONGRESS, Ankara, Türkiye, 8 - 11 Haziran 2023, ss.1794-1795
Erken çocukluk yıllarının bireyin yetişkinlik dönemini olumlu ya da olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Özellikle çocuk gelişimi alanında
Freud, Erikson, Bowlby gibi kuramcılar, erken dönemde çocukların sevgi, ilgi, güven ortamında büyümesi, ihtiyaçlarının zamanında
karşılanması gibi olumlu çocukluk yaşantılarına sahip olmalarına dikkat çekmektedir. Olumlu çocukluk yaşantılarına sahip olmak; bireylerin
psikolojik sağlamlık, benlik algısı, sağlıklı ve mutlu olma düzeyleri gibi pek çok değişkeni olumlu etkilemektedir. Bunun yanı sıra bireylerin
yaşam boyu kalitelerini etkileyebilecek bir diğer faktör gerçekleştirdikleri mesleklere ilişkin olumlu meslek algısına sahip olmalarıdır. Olumlu ya
da olumsuz öğretmen algısına sahip olmak, öğrenme sürecini de etkileyen önemli bir faktördür. Okul öncesi öğretmenleri, çocukların eğitim
sürecinde tanıştığı ilk öğretmen olmaları nedeni ile çocukların gelişimleri ve hayatları üzerindeki etkileri büyüktür. Bu nedenle okul öncesi
öğretmen adaylarının, olumlu meslek algılarına ve olumlu çocukluk yaşantılarına sahip olmalarının öğretmen olduklarında öğrenme sürecini
olumlu etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı; okul öncesi öğretmen adaylarının olumlu çocukluk yaşantıları ve öğretmenlik meslek algıları arasındaki ilişkinin
incelenmesidir. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. İlişkisel tarama modelinde; iki ya da daha
fazla sayıdaki değişkenin arasında birlikte bir değişimin varlığının ya da derecesinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın verisi
Türkiye’nin çeşitli illerinde öğrenim gören 260 okul öncesi öğretmen adayından çevrimiçi ortamda toplanmıştır. Araştırmada veri toplama
araçları olarak Doğan ve Aydın’a (2020) ait Olumlu Çocukluk Yaşantıları Ölçeği ve Demir ve Demir’e (2016) ait Öğretmenlik Mesleği Algılama
Ölçeği kullanılmıştır. Bunun yanı sıra öğrencilerin kişisel bilgilerine ilişkin araştırmacılar tarafından kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada
veri analizinde ise SPSS 25 kullanılarak istatiksel hesaplamalar yapılmıştır.
Beklenen/Geçici Sonuçlar
Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının kişisel bilgileri incelendiğinde; katılımcıların %90,8’inin (n=236) kadın, %9,2’sinin erkek (n=24)
olduğu, %20’sinin (n=52) birinci sınıf, %53,1’inin (n=138) ikinci sınıf, %%13,8’inin (n=36) üçüncü sınıf, %13,1’inin (n=34) dördüncü sınıf
öğrencisi olduğu görülmektedir. Katılımcıların çocukluk dönemlerini nerede geçirdiği incelendiğinde ise %64,6’sının (n=168) ilde, %26,2’sinin
(n=68) ilçede, %9,2’sinin (n=24) köyde geçirdiği görülmektedir. Katılımcıların annelerinin %58,1’inin (n=151) ilkokul, %17,7’sinin (n=46)
ortaokul, %17,3’ünün (n=45) lise, %1,5’inin (n=4) ön lisans,%5,4’ünün (n=14) lisans mezunu olduğu görülmektedir. Babalarının ise %36,5’i
(n=95) ilkokul, %25,8’i (n=67) ortaokul, %22,3’ü (n=58) lise, %3,5’i (n=9) ön lisans,%10,8’i (n=28) lisans ve %1,2’si (n=3) lisansüstü
mezunudur. Öğretmen adaylarının öğretmenlik meslek algıları incelendiğinde mezun oldukları lise türüne göre mesleki teknik lise ve anadolu
lisesi arasında anadolu lisesine lehine anlamlı farklılık bulunmuştur. Olumlu çocukluk yaşantıları açısından ise çocukluğunu ilçede geçiren
katılımcıların köyde geçirenlere göre daha yüksek puan aldığı görülmüştür. Olumlu çocukluk yaşantıları puanlarına bakıldığında anne öğrenim
durumu diğer öğrenim düzeylerine göre ortaokul düzeyinde anlamlı farklılık göstermektedir. Diğer yandan öğretmen adaylarının çocukluk
çağındaki yaşantıları ile öğretmenlik mesleği algılama biçimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğretmen adaylarının öğretmenlik
mesleğine ilişkin tanımları incelendiğinde; algılarının çoğunlukla olumlu olduğu, öğretmenliği anne, bahçıvan, heykeltıraş, cerrah, meşale,
deniz feneri gibi olumlu metaforlarla açıkladıkları, öğretmenlik mesleğini toplumu şekillendirmede ve bireylere yol göstermede etkili bir meslek
olarak gördükleri belirlenmiştir.