Detay yayıncılık, Ankara, 2025
Yapay Zekâ Çağında Sınırları Yeniden Çizmek
İçinde bulunduğumuz yüzyıl, insanlık tarihinin en büyük zihinsel ve teknolojik dönüşümlerinden birine tanıklık etmektedir. Geçmişte bilim kurgu alanının sınırları içinde tartışılan yapay zekâ, artık laboratuvarlarda veya uzmanlık alanlarının kapalı devrelerinde konuşulan bir kavram olmaktan çıkıp toplumsal düzenin, ekonomik yapıların, mesleklerin, kültürel pratiklerin ve bireysel yaşamların merkezine yerleşmiş ve yaşamın tüm katmanlarına nüfuz eden temel bir dönüşüm gücü haline gelmiştir. Bu dönüşüm yalnızca teknolojik bir yenilikler zincirinden ibaret değildir; aynı zamanda insanın kendisini, ilişkilerini, kapasitesini ve geleceğini yeniden tanımlamasına yol açan kapsamlı bir kırılmadır. Bu hızlı ve köklü değişim dalgasında, yalnızca teknolojinin kendisini anlamak değil; onun etik, sosyal, felsefi ve kültürel düzlemlerdeki karmaşık etkilerini analiz etmek, her zamankinden daha büyük bir entelektüel ve toplumsal gereklilik doğurmaktadır.
Yapay zeka bugün, gündelik yaşamın ritmini belirleyen görünmez bir karar ortağı; kurumların strateji, üretim ve etkileşim süreçlerini yeniden yapılandıran bilişsel bir altyapı; ve toplumların değer sistemlerini, etik tartışmalarını ve kültürel tahayyüllerini derinden etkileyen bir dönüştürücü güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylesi büyük bir dönemde, yapay zekâyı yalnızca yazılımlar, modeller ve algoritmaların toplamı olarak görmek eksik kalacaktır. Artık asıl gereksinim, bu teknolojinin etik, sosyal, psikolojik, hukuki, ekonomik ve kültürel boyutlarını birlikte ele alan bütüncül bir anlayış geliştirmektir. Bu kitap, işte tam bu ihtiyaçtan yola çıkarak hazırlanmıştır. Amacımız, yapay zekâyı hem temel ilkeleri hem de sonuçları itibarıyla çok boyutlu bir olgu olarak inceleyen, farklı disiplinleri bir araya getiren ve geniş bir okuyucu kitlesine hitap eden kapsamlı bir başvuru kaynağı sunmaktır. Bu çalışma, ya-pay zekânın tarihsel gelişiminden kuramsal temellerine; duygusal yapay zekâdan insan-makine etkileşiminin yeni biçimlerine; görsel tasarım ve iletişim meslekle-rinde yaşanan köklü dönüşümlerden güvenlik, etik ve mahremiyet tartışmalarına; yönetim süreçlerinin yeniden şekillenmesinden eğitim ve insan kaynaklarında or-taya çıkan yeni uygulama alanlarına kadar geniş bir yelpazeyi titizlikle ele almaktadır. Bölümlerin her biri, kendi uzmanlık alanında derinlik sunarken, kitabın tamamı disiplinlerarası bir bütünlük içinde ilerlemektedir.
Bu kitabı en özgün kılan unsurların biri, ele alınan her konunun yalnızca teknik bir perspektifle değil; aynı zamanda toplumsal etkileri, bireysel sonuçları, etik ikilemleri ve geleceğe dönük olası senaryolarıyla birlikte değerlendirilmesidir. Yapay zekâ bugün artık tek bir sektörün veya niş bir uzmanlık alanının konusu olmaktan çok öteye geçmiş, ekonomiden sanata, eğitimden sağlığa, hukuktan iletişime kadar geniş bir yelpazedeki sektörlerin ve mesleklerin temel dinamiklerini kökten dönüştü-ren ve tüm disiplinlerin kesişim noktasında dinamik bir güç haline gelmiştir. Bu nedenle kitap, yapay zekânın farklı sektörlerde nasıl yeni iş modelleri yarattığını, toplumsal ve profesyonel pratikleri nasıl dönüştürdüğünü, kurumların karar alma süreçlerini nasıl yeniden yapılandırdığını ve insan–makine işbirliğinin geleceğini nasıl şekillendirdiğini çok yönlü örneklerle ortaya koymaktadır.
Her bir bölüm, kendi uzmanlık alanında derinleşirken, kitabın tamamını bir arada tutan ve okuyucuyu düşünmeye sevk eden kritik bir ana soruyu sürekli olarak yeniden düşünmektedir: Yapay zekâ çağında insanın rolü, sorumluluğu ve gelecekteki yeri ne olacaktır? Bu soru yalnızca teknolojinin olanaklarını değil, aynı zamanda insan olmanın anlamını, bireyin özgün katkısını ve toplumun geleceğe dair hangi değerleri koruyacağına ilişkin temel bir sorgulamayı da beraberinde getirmektedir. Kitap boyunca bu soru, farklı disiplinlerin yöntemleriyle, güncel vaka analizleri ve küresel örneklerle yeniden ele alınmakta; okura hem eleştirel hem de yol gösterici bir perspektif sunulmaktadır.
Günümüz dünyasında ortak sorumluluğumuz, yapay zekânın yükselişini pasif bir biçimde izlemek değil; onunla birlikte düşünen, onu etik ilkelerle yoğuran, toplumsal faydayı önceleyen ve geleceği bilinçli biçimde şekillendiren bireyler, kurumlar ve toplumlar oluşturmaktır. Bu kitap; akademisyenlerden uygulayıcılara, eğitimciler-den iletişim uzmanlarına, yöneticilerden tasarımcılara, öğrencilere ve politika yapıcılara kadar geniş bir okuyucu kitlesi için rehber niteliğinde içgörüler sunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, birçok disiplinin katkısıyla ortaya çıkan kolektif bir emeğin ürünüdür. Bölümlerin yazım sürecine bilgi, deneyim ve bakış açılarıyla katkıda bulunan tüm yazarlarımıza; derinlikli araştırmaları ve titiz hazırlıklarıyla yayına değer katan tüm araştırmacılara ve kitabın düşünsel üretimini daha ileri taşıyacak olan siz değerli okuyucularımıza içtenlikle teşekkür ederiz.
Yapay zekâ çağının bu hızla evrilen, çok katmanlı ve çoğu zaman belirsizliklerle örülü dünyasını birlikte anlamak; daha adil, daha etik, daha sürdürülebilir ve insan odaklı bir gelecek için birlikte düşünmek ve birlikte üretmek dileğiyle.