Türkiye Cumhuriyeti’nin modern ulus-devlet olarak kuruluş sürecinde toplumsal ve mekânsal örgütlenme politikaları, kentleşme ve sanayileşme hedeflerini ortaya koymaktadır. Ulusal bağımsız ekonominin oluşturulması ve bölgeler arası eşitsizliklerin giderilmesine yönelik Anadolu’daki kamu yatırımları, hem tarım ve sanayi üretiminin hem de kentlerin gelişmesini sağlamıştır. Başkent Ankara, modern kent planlaması ve mimarisiyle kentleşme sürecinin öncüsü olmuş, kentsel mekân ile toplumsal yaşam arasında kurulan istikrarlı ilişki/etkileşim, modern kent kimliği ve kültürünü oluşturmuştur. Bu bağlamda Cumhuriyet’in tarihsel, toplumsal ve mekânsal birikim ve deneyimi, güçlü bir kentsel ve kolektif bellek yaratmıştır. Günümüzde, neoliberal şehircilik uygulamaları ve muhafazakârlaşma politikalarıyla kentler yeniden yapılandırılırken, geçmiş dönemlerin kentsel mekânları özellikle Cumhuriyet’in kuruluş dönemi mirası ve Ankara’nın yapılı çevresi, dönüşüm geçirmekte ve tahrip edilmektedir. Bu çalışma, Türkiye’nin kentleşme sürecini (1923-2023), tarihsel dönemlerde kentsel mekânla toplumsal yaşamın ilişkisi bağlamında ele almakta ve kentsel yapılı çevredeki değişim ve dönüşümlerin, kentsel kolektif hafızanın sürekliliğini nasıl etkilediğini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın yöntemi, bütünleştirici literatür taramasına dayanmaktadır. Kentlerin yeniden yapılandırılma sürecinde kentsel dönüşüm, soylulaştırma, sanayisizleştirme gibi uygulamalar, toplumsal ve mekânsal eşitsizlik ve ayrışmaya, kentsel dokunun parçalanmasına, kentlerin kimliksizleşmesine yol açmakta ve kentsel kolektif belleğin tarihsel sürekliliğini kaybetmesine neden olmaktadır.
During the establishment of the Republic of Turkey as a modern nation-state, social and spatial organization policies reveal the goals of urbanization and industrialization. Public investments in Anatolia towards the construction of a national independent economy and the elimination of inequalities between regions have enabled the development of both agricultural and industrial production and cities. The capital Ankara has been the pioneer of the urbanization process with its modern urban planning and architecture, and the stable relationship/interaction established between urban space and social life has created the modern urban identity and culture. In this context, the historical, social and spatial accumulation and experience of the Republic has created a strong urban and collective memory. Today, while cities are being restructured with neoliberal urbanism implementations and conservative policies, the urban spaces of past periods, especially the heritage of the founding period of the Republic and Ankara's built environment, are undergoing transformation and destruction. This study examines Turkey's urbanization process (1923-2023) in the context of the relationship between urban space and social life in historical periods and aims to examine the continuity of urban collective memory in the process of change and transformation of urban spaces. The method of the study is based on the integrative literature review. In the process of restructuring cities, practices such as urban transformation, gentrification, deindustrialization lead to the social and spatial inequality and segregation, fragmentation of the urban fabric, loss of identity of cities and cause the urban collective memory to lose its historical continuity.