DİJİTAL EŞİTSİZLİK VE SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN MEDYA REHBERLİĞİ


Cangöz İ., Karabulut M.

Sağlık İletişimi Sempozyumu (SİS23), İzmir, Türkiye, 4 - 05 Mayıs 2023, ss.92-98

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.92-98
  • Anadolu Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Özet: Bu çalışmanın konusu dijital eşitsizlik kuramı bağlamında, yoksulların sağlıklı yaşam çabası ve sağlıkla ilgili bilgiye erişimdeki medya kullanım örüntüleridir. Yoksulluğun pek çok tanımını yapmak mümkün olsa da bu çalışmada benimsediğimiz tanım sağlık, eğitim, istihdam, siyaset gibi pek çok toplumsal alana erişimde yoksunluktur. Dijital eşitsizlik, “bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim/yararlanmadaki eşitsizlik” olarak tanımlanmaktadır. 1990’lardan sonra dijital eşitsizlik bilgisayar ve internet tabanlı teknolojilere sahip olma veya olmama eksenli tartışılmaya başladı çünkü iletişim çalışmaları alanında yeni medya temelli araştırmalar merkezi bir öneme sahip oldu. Jan van Dijk (2006), 2000-2005 yıllarına ait yaptığı literatür taramasında çalışmaların sorunsallaştırdığı konu bağlamında üç sorunun öne çıktığını belirtir. Birincisi eşitsizlik kavramının kendisidir; dolayısıyla öncelikle sorulan “ne de eşit olmak?”. Bunun yanıtı çeşitlenir; fırsat eşitliği, özgürlük, kaynaklara ve sermayeye erişimde eşitlik veya eğitim ve statülerde eşitlenme.

Yakın tarihli bilgi toplumu ve/veya yeni iletişim teknolojileri bağlamında gelişmekte olan bir literatür olmakla birlikte yoksulluk, yaş ve cinsiyet gibi değişkenler doğrultusunda yeni medya sahiden yüceltildiği gibi dijital açığın kapatılmasında sihirli bir değnek olup-olamayacağı önemli bir sorudur. Bu çalışmada sorunsallaştırılan medyanın kamu hizmeti olarak halka sağlıkla ilgili, ortalama insanların da anlayıp-kullanabileceği nitelikte enformasyon ve bilgi sunup-sunamadığıdır. Bu çalışmanın verileri 10 katılımcıdan derinlemesine görüş alma tekniği aracılığıyla derlenmiştir. Araştırmada niteliksel araştırma metodu kullanılmış; görüşülecek insanlar, aylık asgari ücret ve altında geliri olanlardan seçilmiş; ilk görüşmenin ardından kar topu tekniği aracılığıyla diğer katılımcılara ulaşılmıştır. Yoksul insanların da sağlık bilgisine sahip olmayı önemsedikleri; ana akım TV kanallarında yayınlanan sağlık ile ilgili programları daha fazla takip ettikleri görülmüştür. Popüler isimler olan Osman Müftüoğlu, İbrahim Saraçoğlu ve Canan Karatay’ı takip ettiklerini; Seda Sayan ve Çağla Şıkel’in programlarını izledikleri görülmektedir. Sınırlı bir katılımcıyla yapılan araştırmamızda yeni medya değil; ana akım medyanın daha yoğun kullanıldığı görülmüştür. Özellikle televizyonun tıpkı Corona Virüs pandemi sürecinde olduğu gibi sağlıklı ilgili programların takibinde öncelikle tercih edilen mecra olduğu görülmektedir. Sonuç olarak, bu araştırma kapsamında yoksul insanların ana akım medyadan sağlık programlarını takip ettikleri; popüler tıp hekimlerinin verdiği bilgilere güvendikleri ve sağlıklı yaşamak için edindikleri bilgileri uygulamaya çalıştıkları görülmektedir. Halk sağlığı açısından ana akım medyada bilimsel, güvenilir ve halkın anlayacağı bir dil ile sağlıklı yaşamaya dair yayıncılığın önemli ve gerekli olduğu görülmektedir. Gerek medya kuruluşlarının gerekse de kamu otoriterinin bu konuda sorumluluk almalarının halk sağlığı açısından olumlu etkilere sahip olacağı aşikardır.

 

Anahtar kelimeler: dijital eşitsizlik, yoksulluk ve bilgiye erişim, sağlık programları, medya ve bilgiye erişim