Sosyal Bilimler ve Sağlık Bülteni, sa.1, ss.7-12, 2022 (Hakemli Dergi)
Halk sağlığı, bireylerin değil toplumların sağlığını merkeze
alan, hastalıkları önlemeye, çevresel riskleri azaltmaya ve sağlıklı yaşam
koşullarını güçlendirmeye yönelik kolektif bir çabadır. Bu yönüyle halk
sağlığı, yalnızca biyomedikal bir alan değil, sosyal, ekonomik, kültürel ve
politik etmenlerin iç içe geçtiği bir disiplindir. Sağlık kavramını biyolojik
sınırların dışına taşıyarak toplumsal eşitsizlikleri, yaşam koşullarını,
eğitim, barınma, çevre ve istihdam gibi sosyal belirleyicileri dikkate alır.
COVID-19 pandemisi, halk sağlığının sosyal boyutunun göz ardı edilemeyeceğini
açık biçimde göstermiş; bireylerin davranışlarını, risk algılarını, bilgiye
erişimlerini ve dayanışma biçimlerini anlamak için sosyal bilimlerin katkısının
vazgeçilmez olduğunu ortaya koymuştur. Sosyal bilimler, sağlık olgusunu
yalnızca ölçülebilir göstergelerle değil, öznelerin deneyimleri, kültürel
anlamlar ve güç ilişkileriyle birlikte ele alır. Bu sayede sağlık
politikalarının daha kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir biçimde tasarlanmasına
olanak tanır. Günümüzün karmaşık sağlık sorunları, farklı sosyal bilim yaklaşımlarının
–pozitivist, yorumlayıcı, eleştirel, feminist veya postmodern– sağladığı zengin
yöntemsel çeşitlilikle daha derinlikli biçimde anlaşılabilir. Halk sağlığı ve
sosyal bilimlerin kesişiminde, insan yaşamını tüm toplumsal bağlamı içinde
kavramak, etkili ve insana yakışır sağlık politikalarının ön koşulu haline
gelmiştir.