Presentation, pp.1-2, 2025
Avrupa Birliği (AB), dış politikasını kuruluşundan bu yana uluslararası hukukun üstünlüğü, insan haklarının korunması ve çatışmaların barışçıl yollarla çözülmesi gibi evrensel ilkelere dayandırmaktadır. Ancak bu ilkesel çerçeve ile sahadaki pratik uygulamalar arasındaki uyumsuzluk, özellikle silahlı çatışma bölgelerinde daha görünür hale gelmektedir. Uzun süren sivil kayıplar ve yıkımın ardından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin AB tarafından yapılan ateşkes ve şiddetin durdurulmasına yönelik çağrılar, bu söylem-eylem tutarsızlığının güncel ve dikkat çekici bir örneğini teşkil etmektedir. Zira bu tür söylemler, büyük ölçüde sembolik düzeyde kalmakta ve yaptırım, ambargo ya da etkili diplomatik baskı gibi somut ve bağlayıcı adımlarla desteklenmemektedir. Bu durum, AB’nin küresel ölçekte tutarlı, kararlı ve etkili bir dış politika aktörü olma iddiasını zayıflatmakta ve aynı zamanda Birliğin uluslararası kamuoyu nezdindeki güvenilirliğini ve inandırıcılığını sorgulanır hale getirmektedir.