Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.5, sa.2, ss.511-535, 2019 (Hakemli Dergi)
Uluslararası hukukta mültecilerin sürekli olarak statüsünün devam etmesi istenen bir durum olmamıştır. Bu sebeple, BMMYK Tüzüğünde uluslararası korumanın kalıcı çözüm türlerinden birisi
ile sona ermesi gerektiği belirtilmiştir. Klasik anlamda kabul edilmiş kalıcı çözüm türleri gönüllü
geri dönüş, yeniden yerleştirme ve yerel entegrasyondur. Bu üç çözüm türünün uygulanması
bakımından devletleri bağlayıcı herhangi bir metin olmadığı gibi aralarında hiyerarşik bir sıralama
da yoktur. İlgili kişi ve dönemin şartlarına en uygun olan çözümün uygulanması esastır.
Gönüllü geri dönüş, menşe devleti terk etmeye sebep olan şartların sona ermesinin ardından
kişilerin kendi istekleriyle geri dönmesidir. Tarihte çokça uygulaması olan geri dönüşün, tam
anlamıyla kalıcı ve çözüm olarak nitelendirilebilmesi için belli şartların gerçekleşmesi gerektiği
doktrinde savunulmaktadır. Öte yandan geri dönme sürecinde ev sahibi devletin geri gönderme
yasağını ihlal etmeme yükümlülüğü de devam etmektedir. Bu çalışmada, geçici koruma uygulaması bakımından gönüllü geri dönüş çözümünün nasıl olabileceğine dair doktrindeki görüşler,
uluslararası düzenlemeler ve tarihteki uygulamalar anlatıldıktan sonra, konunun Türk hukukunda
nasıl düzenlendiği incelenmiştir.
In international law, there has not been a case where the status of refugees should be maintained continuously. For this reason, UNHCR Charter states that international protection should end with one of the durable solutions. The conventionally accepted types of durable solutions are voluntary repatriation, resettlement and local integration. There is no text binding on states in terms of the implementation of these three types of solutions. There is no hierarchical sort between these types of solutions. It is essential to apply the most appropriate solution to the person and conditions of the period.
Voluntary repatriation of these types of solutions is the voluntary repatriation of persons upon the expiry
of the circumstances leading to the abandonment of the state of origin. In the doctrine, it is argued that
certain conditions must be fulfilled in order to qualify the return, which has many applications in history,
as permanent and solution. On the other hand, in the process of return, the host state still has to comply with the principle of non-refoulement. In this study, after discussing the views in the doctrine, international regulations and historical practices in terms of how voluntary repatriation can be done in terms
of temporary protection practice, how the issue is organized in Turkish law is examined.