Obezite prevalansı dünya çapında giderek artmaktadır ve obeziteye yönelik birçok farklı tedavi yaklaşımı ileri sürülmüştür. Diyet zihniyetini reddeden, bireyin fizyolojik açlık ve tokluk sinyallerine göre beslenmesini vurgulayan “Sezgisel Yeme” bu önemli yaklaşımlardan bir tanesidir. Bireylerin bulundukları obezojenik çevre, dışsal ipuçları sezgisel yeme davranışının azalmasına neden olarak obeziteye yol açabilir. Bu nedenle bireylerin sezgisel yeme farkındalığının artırılması obeziteye karşı koruyucu olabilir. Sezgisel yeme durumu ile beden kütle indeksi arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır. Ancak yapılan klinik çalışmalarda sezgisel yeme müdahalesinin vücut ağırlığı kaybından daha çok vücut ağırlığının korunmasında daha etkin olduğunu bulunmuştur. Bununla birlikte sezgisel yemenin alt boyutu olan açlık ve tokluk sinyallerine güvenme ve koşulsuz yeme izni bireylerin sağlıksız besinlere yönelmesiyle ilişkilendirilmiştir. Sezgisel yeme müdahalesiyle birlikte obez bireyin içsel açlık ve tokluk sinyallerine yönelmesi sağlanabilse bile obezite ile birlikte ortaya çıkan açlık-tokluk hormonlarındaki değişiklikler ve homeostatik ve hedonik sistemler arasındaki dengenin bozulması vücut ağırlığı kaybında sezgisel yeme müdahalesinin etkinliğinin azalmasına sebep olabilir. Ek olarak bireyin obezite derecesine göre açlık tokluk sinyallerindeki değişiklikler farklılık gösterebilir bu da sezgisel yeme müdahalesinin etkinliğini değiştirebilir. Bu doğrultuda sezgisel yemenin tedavi yaklaşımı olarak kullanılıp kullanılamayacağına yönelik örneklem sayısı fazla, farklı obezite derecelerine sahip bireylerin değerlendirildiği daha fazla klinik çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.
The prevalence of obesity is increasing worldwide and many different treatment approaches for obesity have been proposed. One of these important approaches is "Intuitive Eating" which rejects the diet mentality and emphasizes nutrition according to the individual's physiological hunger and satiety signals. Obesogenic environment of individuals, and external cues may lead to obesity by decreasing intuitive eating behavior. Therefore, increasing the awareness of intuitive eating may be protective against obesity. There is a negative relationship between intuitive eating and body mass index. However, clinical studies have found that intuitive eating intervention is more effective in maintaining body weight rather than body weight loss. Moreover, relying on hunger and satiety signals and unconditional permission to eat, which are sub-dimensions of intuitive eating, have been associated with individuals' tendency towards unhealthy foods. Even if the obese individual can be directed to internal hunger and satiety signals with the intuitive eating intervention, the changes in hunger-satiety hormones that occur with obesity and the disruption of the balance between the homeostatic and hedonic systems may cause a decrease in the effectiveness of the intuitive eating intervention in body weight loss. In addition, changes in hunger and satiety signaling may differ according to the degree of obesity of the individual, which may change the effectiveness of the intuitive eating intervention. In this direction, more clinical studies are needed to evaluate whether intuitive eating can be used as a treatment approach, in which individuals with large sample sizes and different degrees of obesity are evaluated.