Yönetim ve Çalışma (Online), cilt.6, sa.2, ss.268-288, 2022 (Hakemli Dergi)
Yönetici pozisyonların ve arzu edilen kaynakların birey yetenek, beceri
ve kararlılık/azmine göre dağıtılması gerektiğini savunan liyakate
dayalı değer dağıtımı kayırmacı ilişki biçimlerine dayalı değer dağıtımı
karşısında daha ilerlemeci ve adil bir tahsis pratiği olarak işaret
edilmektedir. Zira liyakate dayalı değer bölüşümünün rekabet odaklı
karakteristiği bireylerin ırk, dindarlık ya da siyasi görüş gibi kimlik
unsurları sebebiyle arzu edilen ödüller ve pozisyonlar için rekabet etme
hakkından dışlanmalarını liberal eşitlik idealinin ahlaki bir ihlali
olarak görülmesini gerektirmektedir. Öte yandan, sosyolojik yapının ve
sınıf kimliğinin bireylerin yetenek, beceri ve
kararlılıklarının/azimlerinin ortaya çıkmasındaki belirleyici etkisi
düşünüldüğünde, liyakate dayalı değer dağıtımı ahlaki olarak kusurlu bir
bölüşüm pratiği haline de dönüşmektedir. Bu çalışma, liyakat odaklı
değer dağıtımının ahlaki meşruiyetini, literatürdeki verili görgül
bulgular ve resmi istatistiklere dayanarak, akademide güç içeren
pozisyonların toplumsal cinsiyetler arasındaki eşitsiz dağılımına
odaklanarak tartışmaktadır. Çalışma, liyakat odaklı değer dağıtım
idealinin kurumsal yapıya uygulanma biçimlerinden biri olan fırsat
eşitliği siyasasının akademide yönetsel pozisyonların toplumsal
cinsiyetler arasında eşitsiz dağılımını yeniden üretmeyi
kolaylaştırdığını iddia etmekte ve bunu kadını hane içi işlerden sorumlu
asli aktör olarak tanımlayan sosyolojik yapının kadın akademisyenlerin
yönetsel pozisyonlara talip olma kararlılıklarına/azimlerine dönük
olumsuz etkisiyle ilişkilendirmektedir.
Meritocratic distribution of value that advocates distribution of
offices of power and desired resources based on individuals’ skills,
talents and/or ambition is pointed out a more progressive and fairer
mode of allocation in comparison to the nepotist model of value
distribution. This is mostly because of the competitive characteristic
of the meritocratic distribution in which discrimination of individuals
from being part of a competitive process for desired rewards due to
their identities such as race, religiosity or political belonging is
considered as a form of moral violation of liberal equality. However,
considering the seminal influence of sociological structure and class
identity on formation of individuals’ skills, talents as well as
ambition, meritocratic distribution becomes a morally flawed mode of
value allocation. Drawing on existing empirical materials in the
literature and available official statistics, this work discusses
against the moral legitimacy of meritocratic distribution by critically
examining distribution of offices of power in academia between genders.
It argues that the formal policy of equality of opportunity, a
particular form of meritocratic distribution applied to institutional
structure, tends to reproduce given uneven distribution of
administrative positions between genders in academia due to sociological
structure of society that assigns women as the primary actor for
domestic responsibilities and thus negatively influences their ambition
for the administrative positions.