Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.20, sa.4, ss.283-310, 2020 (Hakemli Dergi)
Nüfusun yaşlanması, bütün ülkeler açısından önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşlı nüfusun
oranı, doğum oranlarındaki azalma ve ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak giderek artmaktadır.
Türkiye için de, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi nüfusun yaş yapısı ile ilgili yapı/durum önemlidir. Günümüzde
ülkemizde de yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Dolayısıyla yaşlanmaya bağlı olarak bakıma muhtaç olan kişi
sayısı gelecek yıllarda artış gösterecek ve buna bağlı olarak yaşlandığında kendine bakamayacak yaşlılar için
yapılacak sağlık ve sosyal güvenlik harcamaları ile bakım hizmetlerine duyulan ihtiyaç giderek artacaktır.
Yaşlılar ve engelliler başta olmak üzere bakıma muhtaç kişilerin ihtiyaç duyduğu bakım hizmeti, insan sağlığı ve
ülke ekonomileri açısından hayati bir önem taşımaktadır. Ayrıca bakım hizmetinin ekonomik maliyetlerinin
yanında bu hizmeti yerine getirecek nitelikli insan gücünün de varlığı gerekmektedir. Bakıma muhtaç kişiler,
gereksinimlerini karşılayacak nitelikli insan kaynağının olmayışı, gelir yetersizliği ve yoksulluk nedeniyle
ihtiyaçları olan bakım hizmetlerine erişememektedirler. Bu bağlamda bakım sigortasına duyulan ihtiyaç giderek
artmaktadır. Bakıma muhtaçlık da bir sosyal risk olması nedeniyle bu riske karşı da sosyal güvencenin
sağlanması gerekmektedir. Ülkemizde sosyal güvenlik hukuku alanında şu an yürürlükte olan 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında düzenlenen sigorta kollarına baktığımızda bakım
sigortasının bulunmadığı görülmektedir. Bu çalışmada, konu ile ilgili literatür ve Almanya uygulaması dikkate
alınarak bakım sigortası kurulmasının ülkemiz bakımından önemi ve gerekliliği ortaya konulmuştur.