3.ULUSLARARASI FARKLI ŞİDDET BOYUTLARI VE TOPLUMSAL ALGI KONGRESİ, Kocaeli, Türkiye, 21 - 22 Mayıs 2017, ss.269-271
Kadına yönelik şiddet, Birleşmiş Milletlerin gündemine girmiş, kadına yönelik şiddetin tanımı yapılmış,
Avrupa Konseyi konu ile ilgili uzman komisyonlar kurmuş, bununla ilgili çeşitli uluslararası sözleşmeler yapılmıştır. Şiddetin kaynağı eşitsiz güç ilişkileridir. Birleşmiş Milletler Dünya İnsan Hakları Konferansı (Viyana, 1993) kadın haklarının, insan hakkı olduğunu kabul etmiş ve kadına yönelik şiddeti “kadınların fiziksel
bütünlüğünü, bireysel özgürlüklerini ve temel haklarını tehdit eden” davranışlar olarak tanımlamıştır. Kadına
yönelik şiddet terimi Pekin Eylem Platformu’nda da “Kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle
veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan, bu tür hareketlerin tehdidini, baskıyı ya
da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, ister toplum önünde ister özel hayatta meydana gelmiş olsun,
cinsiyete dayalı her türden şiddet” olarak tanımlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet, eşitlik, kalkınma ve barış
hedeflerine ulaşılmasını engellemektedir. Kadına yönelik şiddet, kadınların insan haklarını ve temel özgürlüklerini kullanmalarını engellemekte, bozmakta veya değersiz hale getirmektedir. Aile içi şiddet ise aile bireylerinin birisinin, ailenin diğer bireylerinin saldırısına uğraması olarak tanımlanabilir. Aile içi şiddet, dövme,
yaralama, sakatlama, cinsel saldırı, tecavüz, öldürme gibi somut olarak tespit edilebilenlerden, tespit edilmesi
zor olabilen sözel, duygusal, zihinsel şiddet eylemlerine kadar uzanmaktadır. Aile içi şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran en önemli özellik ise aile içi şiddetin devamlılık eğilimi gösteriyor olmasındandır. Aile içi şiddet
genellikle ailenin erkeklerinin kadınlar üzerinde uyguladığı şiddet olarak gözlenmektedir. Kadınlara ve kız
çocuklarına karşı şiddet, ister kamusal alanda ister özel alanda gerçekleşsin, kadının insan hakları ihlali olarak
kabul görmektedir