CURRENT APPROACHES IN PSYCHIATRY, cilt.3, sa.1, ss.117-141, 2011 (Hakemli Dergi)
Terapötik ilişki kuramsal dayanaklar doğrultusunda yapılandırılmış, profesyonel bir ilişkidir. Bu ilişki aynı zamanda, iki insan arasında gelişen ve her iki
tarafın kişiliklerinin ve tutumlarının kaçınılmaz bir biçimde etkili olduğu bir
etkileşimi içeren kapsamlı, karmaşık ve özgün bir ilişkidir. Aktarım ve karşı
aktarım yoluyla ortaya çıkan terapist-danışan etkileşimi özellikle psikanalitik
yönelimli yaklaşımlarda terapötik sürecin ana unsuru olarak ele alınmaktadır.
Dinamik yönelimli olmayan yaklaşımlar da terapist-danışan etkileşimine özel
bir önem vermekte ve bu ilişkinin aynı zamanda iki insanın etkileşimi olduğunu vurgulamaktadırlar. Terapötik ilişkide terapist ve danışanın insan olmalarından kaynaklanan ve zaman zaman kuramsal çerçevenin dışına çıkılmasına
yol açan çeşitli karıştırıcı faktörler bulunmaktadır. Terapötik süreçte etkili
olduğu kabul edilmesine karşın, tümüyle kontrol edilmesi mümkün olmayan
“insan olmaktan” kaynaklanan faktörler terapist ve danışanın kendi özgün
kişilikleri, değerleri ve terapötik süreçte bilinçli veya bilinçsiz olarak sergiledikleri tutumları kapsar. Yapılan çalışmalar insan olmaktan kaynaklanan faktörlerin, terapötik ilişki sürecinde göz ardı edilemeyecek ölçüde etkili olduğunu
göstermektedir. Bu faktörlerin terapötik sürece olumsuz yansımalarını engellemek için etik ve kuramsal bilgi yetersiz kalabilmektedir. Bu noktada derin
bir içgörü ve süpervizyon kritik bir işleve sahiptir. Bu gözden geçirme yazısı
insan olmaktan kaynaklanan ve özellikle karşı aktarımın gelişmesine zemin
hazırlayan bazı faktörlerin terapötik sürece yansımalarına odaklanmıştır.